Kadim Şehir : Şanlıurfa (Edessa)


 Herkese merhaba.

 Öncelikle Hayırlı ramazanlar. Bir süredir yazamadım çünkü başımdan hayli ilginç olaylar geçti ve zamanım olmadı. Bu yazı gerçekten ilginizi çekecek. Şimdi koltuklarınıza yaslanın! İYİ OKUMALAR. 

Yıl 2021.. İstanbul Üsküdardaki evimdeyim o sıralar. Eşim ve Ben Türkiye'nin doğusuna keşke gitsek ama nasıl şeklinde hayaller kuruyoruz. O da dedi ki sen yeter ki iste olur bu iş! Ben dedim nasıl olacak merak ediyorum. Oldu işte! Şanlıurfadayız! Ağızdan  çıkan sözlere/sözcüklere dikkat etmek gerekiyor. İşin felsefesini bir kenara bırakalım ve dünya'nın en eski tapınağının olduğu bu şehre bir göz atalım.  Şanlıurfa, 1984 yılında, milli mücadele  dönemindeki önemine işaret etmek üzere TBMM kararıyla ' Şanlı' unvanının verildiği, İstanbul'dan tam 1300 km uzaklıkta, eski isimleri EDESSA VE EL-RUHA olan, kültür ve sosyolojinin Türkiye'nin Batısından oldukça farklı olduğu, Ezidi, Kürt ve Arap kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı, İsotuyla ünlenmiş, şarkıcı İbrahim Tatlıses ile özdeşleşmiş Türkiye'nin Suriye ile sınırının olduğu ve İpek Yolu'nun tarihte buradan geçtiği tarihi bir şehir.  


Urfa yolculuğumuz İstanbul'dan kalkan ve 1.5 saat sonra Şanlıurfa GAP havalimanına inen uçağımızla başlıyor. Urfa havalimanı, Urfa'nın otogarından bile küçük. Daha ilk şehre ayak bastığımızda şehirde' başım gözüm üstüne ' naraları atılıyor. Urfalılar bu deyişi çok kullanıyor. Şehrin misafirperver insanının bir mottosu bu adeta. Dediğim gibi, Türkiye'nin sosyolojik olarak en ilginç, en garip şehirlerinden biriyiz. Ülkemizin 8. büyük şehri fakat şehirde metro tramvan gibi ulaşım araçları hiç yok! Yalnızca otobüs ve minübüsler var. En az bu kadar garip hadise de Mersin'de havalimanı'nın olmayışı! Herneyse, havalimanından şehir merkezine giden havaş otobuslerine binip yaklaşık yarım saatte merkeze geldik. Şanlıurfa'nın merkez ilçeleri, Haliliye, Eyyübiye ve Karaköprü. İlk iki ilçe tarihi dokusunu korumayı başarmış. Esas olay Karaköprü ilçesinde. Bir süre burada İngilizce öğretmenliği yaptığım ilçe Karaköprü, meşhur URFA türküsünden de anlaşılacağı gibi ( bkz. Karaköprü narlıktır, güzellik bir varlıktır) bir zamanlar Narlıkmış, hatta narlıkuyu adında bir mahallesi bile var. Nar bahçeleri, zamanla yok olmuş sebebi ise, zengin toprak ağalarının arazilerini devlete satması ve buraların imara açılması. İmara açılan bu yerlerde şimdilerde o kadar çok bina yapılmış ki, yukarıdaki bir tepeden bakılınca bina çöplüğünü andırıyor ve kötü bir manzara oluşturmuş. Karaköprü, yepyeni  ve sil baştan bir ilçe olduğu için en temel ihtiyaçları karşılayacak mekanlar birbirinden kilometrelerce uzaktalar. Örneğin bir atm bulmak için yeri geliyor 4 km yürümek zorunda kalıyorsunuz.  Ben kişisel olarak pek beğenmedim. Bu arada, yüzlerce hektarlık Fıstık ağaçlarının da özellikle bu bölgede yoğunlaştığını söyleyelim.  Karaköprü'den kalkan 72 no'lu otobüsler merkez haliliye ilçesine gidiyor. Merkez'in en bilinen yeri Toplama merkezi olarak da bilinen yer. Açık hava AVM'si olan NOVADA PARK AVM, Piazza AVM, tüm ticari mekanlar, dil okulları, hastane , parklar vs buradadır. Merkez'in en eski ve en lüks oteli NEVALİ otel'dir. Yine merkez'de Hatay soslu dürümü, sıcak salep, sıkma portakal ve nar,  bici bici tatlısı ve taze meyve satan mekanlar vardır.  Urfa demek yemek demek aslında. Türkiye'nin en gurme şehirlerinden biri. Bu şehre sırf yemek yemek için gelip dönenler var. Çünkü şehrin yemek kültürü çok gelişmiş. Bu arada yukarıda adı geçen Urfa'nın meşhur muhallebisi BİCİ BİCİ, su ve nişastayla yapılan için muz ve çilek gibi meyveler katılan bir soğuk tatlı. Sıcak urfa günlerinde insanların hararetini alıyor. Urfa'ya özgü yemekler arasında Lahmacun, Çiğ Köfte, Urfa kebabı, Patlıcan kebabı, Şabut balığı, üzlemeli pilav, ciğer kebabı, içli köfte, şıllık tatlısı, aya köftesi  ve ağzı açık gibi nefis tatlar var. 

Haliliye merkezden yaklaşık 1.5-2 km yürüdüğünüzde sizi Halil-ül rahman, yani Hz. İbrahim a.s'ın doğduğu mağara karşılıyor. Burada Aynzeliha gölü, Balıklıgöl ve Hz. İbrahim Peygamberin ateşe atıldığı nokta da mevcut. Balıklıgöl , mübarek ve kutsal sayılan bir göl olduğu için balıklarını avlamak ve yemek yasak. İnanışa göre, Hz. İbrahim ateşe atıldığında Allah, ateşe serin ol emri veriyor ve ateş gül bahçesine dönüşüyor. Ateş'in odunları da işte bu balıklar oluyor. Balıklıgöl'de Balıklar için yem satan küçük dükkanlar var. Eyyübiye  ilçesi de otobüsle ya da yaya gidilebilecek kadar yakın. Haliliye'nin tepelerinde konumlanmış. Hz. Eyyüp peygamberin sabır makamı ve Hz. Eyyüp camii buradadır. Allah, Hz. Eyyüp peygamberi ağır bir hastalıkla sınar. Hz. eyüp peygamber devrin en zenginlerinden olmasına rağmen, bir gecede tüm servetini kaybeder. Fakirleşir. Şeytanın tüm vesveselerine rağmen Allah'a isyan etmez ve tam 7 yıl süren hastalığına sabreder. İşte Eyyübiye'deki sabır makamı, Eyüp peygamberin sığındığı ve adeta sabır taşı olduğu mağaranın bulunduğu yerdir. Haliliye demişken, bildiğiniz gibi Urfa'nın sıra gecesi kültürü var.  Sıra gecesi kültürünü görmek isterseniz burada güzel mekanlar var bilginize. 

Şimdi de Urfa'nın birbaşka gizemli ve tarihi ilçesi Halfetideyiz. İlçe, 22 yıl önce  Fırat Nehri üzerindeki Birecik barajının sularının yükselmesi sonra sular altında kalmış. Canını zor kurtaran bölge insanı , Fırat nehrinin kıyısındaki bugünkü eski Halfetiden kaçıp yeni Halfeti'ye sığınmışlar. Bu taşma hadisesi bittikten sular durulduktan sonra, burada doğup büyüyen kimi Halfetili, eski Halfetiye geri dönmüş ve burada yaşamaya devam etmişler. 




 Fırat nehrinden de bahsedelim. GüneyBatı Asya'nın en uzun ırmağıdır. Başlangıç noktaları Ağrı diyadin'den kaynağını alan Murat Nehri ve Erzurum Dumludağ'dan kaynağını alan Karasu nehri'dir. Bu nehirleri, Elazığ il sınırlarında birleşerek Fıratı oluşturur. Fırat Nehri, Irak'ta Basra Körfezinde son bulmaktadır. Bu kısacık bilgiyi verdikten sonra Halfetiye gitmenizi şiddetle tavsiye ederek bir başka tarihi ilçe Harran'a gidiyoruz. Harran, har'dan geliyor. Har, sıcak demek muhtemlen sıcak yer anlamına geliyor. Şanlıurfa'nın Suriye sınırına en yakın ilçelerinden biri. Şanlıurfa merkeze 44 km uzaklıkta olan bu ilçe , Dünya'nın ilk bilim merkezlerinden biridir ve Dünya'da kurulan ilk üniversite buradadır. Şanlıurfa'daki Harran Üniversitesi de adını bu ilçeden almıştır. Harran, UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alan KÜMBET evlere ev sahipliği yapıyor. Kümbet evler, 150-200 yıl önce tuğlalardan bindirme tekniği ile yapılmış; içi kışın sıcak, yazları ise soğuk olan geleneksel evlerdir. Günümüzde bu evlerde insanlar artık yaşamıyorlar. Harran'da kümbet evler dışında Harran Ören Yeri, Dünya'nın ilk üniversitesi, Bazda mağaraları, Han El Barur Kervansarayı , Şuayb Şehri , Soğmatar Antik Kenti gibi kültürel ve tarihi değeri büyük çok özel yerler mevcut.



Gelelim benim de yaşadığım, Şanlıurfa'nın en büyük dördüncü ilçesi, Viranşehir'e. Kürtçesi Weranşar. İlçe, Urfa merkezden 90 km uzakta. Aktif olmayan Karacadağ'ın eteklerine yaslanan bu ilçe denizden tam 620 metre yükseklikte. Aslında burası geçmişte Mardin'e bağlı bir ilçe iken, 1924 yılında Şanlıurfa'nın bir ilçesi olmuştur. Viranşehir'in antik çağdaki asıl ismi TELLA.  Viranşehir, Geç Roma ve Bizans dönemlerine şahitlik etmiş önemli bir yerleşimdir. Şehir'de Romalılardan kalma Ortagonal Roma Tapınağının olması tesadüf değil. Benzer şekilde, şehir merkezindeki Antin parkı da Roma ve Bizans döneminden kalma bir tarihi barındırıyor. Viranşehir'e Viran isminin yakıştırılmasının sebebi tarihte bir çok kez yıkılıp tekrar yapılması. 8 Haziren 1922'de  Milli Aşireti ayaklanmasının bastırılması Viranşehir tarihinde yer alan önemli olaylardandır. Bu olaydan sonra Viranşehir'in adı bir daha hiç değişmemiştir. IV. Murad, Bağdat seferi sırasında , Viranşehir yakınlarından geçerken, gördüğü bir rüya üzerine , çevrede Eyüp Peygamberin mezarının bulunmasını ister. Sonuçta Eyüp Peygamber, Hanımı Rahime Hatun ve Elyasa Peygamberin mezarları , Viranşehir'in bugünkü Eyüpnebi beldesi ortaya çıkarılmıştır. Günümüzde bu 3 peygamberlerin türbesi, Viranşehir'den 20 km uzakta olan Eyüpnebi'dedir.  




Yazımızı Şanlıurfa'nın gözbebeği ile bitirmek istedim. Nereden bahsettiğimi tahmin etmişsinizdir. GÖBEKLİTEPE. Tarih'in sıfır noktası. Şanlıurfa'da ilk ziyaret ettiğim yerlerden biri. Şehrin 18 km kuzeydoğusunda yer alan T şekline sahip sütunların bulunduğu bu alan, tarihte tarım toplumundan önce, bizlere inancın olduğunu kanıtlarcasına, dünya'nın bilinen en eski megalit kültü/tapınağı'dır. Bu durumda bölgenin en erken kullanımının , günümüzden en az 11.600 yıl öncesine dayandığı öne sürülmektedir. Bu yer, Neolitik bir sit alanıdır. Çanak çömleksiz Neolitik çağa ait olduğu düşünülen  bu yapıda,  T biçiminde  12 dikilitaş, yuvarlak bir planda dizilmiş , araları ise taş duvarlarla örülmüştür. Bölgede yapılan kazılardan çıkarılan bazı heykel ve taşlar, Şanlıurda Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Göbeklitepe'ye Müze Kartınızla ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Şanlıurfa hakkında daha detaylı bilgi için Youtube kanalıma ( Rambling Man ) abone olmayı unutmayın. 

Şimdiden, herkesin Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutlarım. Kalın sağlıcakla. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Temmuz sıcağında üç köy : Cevizli, Ormana ve Hocaköy

Malezya'nın Soyalı atıştırmalığı: TEMPEH

Malezya'nın borazan kuşu: Asya Koeli