Temmuz sıcağında üç köy : Cevizli, Ormana ve Hocaköy

    Yine yollardayım. Bu sefer Antalya’nın şirin köylerini ziyaret ediyorum.Yolculuğumuz İstanbul’dan başlıyor ve Antalya ili, Akseki İlçesi, Cevizli köyüne gidiyoruz. Malezyalı eşim ilk kez görecek bu coğrafyayı. 10 saatlik  yolculuğun ardından varıyoruz Cevizli kasabasına. Cevizli de güzel tabi ama burada fazla kalmıyoruz. Cevizliyi detaylıca anlattığım yazımı bu linkte > https://www.bizimkose.com/07/19/antalyanin-sirin-koyu-cevizli-kagrai/ 
Akmiyar Piknik Alanı/Cevizli
bulabilirsiniz. Dolayısıyla Cevizli hakkında fazla bilgi vermeyeceğim. Köyüm olur. Eskiden ismi Yeşilköy imiş.  Babaannemlerin tam köyün meydanında tarihi bir evleri var.  Bayram ziyareti için gelmiş bulunduk. Cumbalı evleri meşhurdur bu köyün. Geceleri hava sıcaklığı epey düşer. Battaniye ile yatmak zorunda kalırsınız. Böyle bir köydür işte. Bu seyahat sırasında 3 farklı köye gittim. Cevizli, Ormana ve Hocaköy. En ilginci Hocaköy idi. Sebebine birazdan geleceğim. Neyse, Cevizli’den ayrıldık ve Ormana’ya doğru yola çıktık.

Akmiyar'da bir çeşme
Mavi ev/Cevizli


Hocaköy...

Ormana'nın düğmeli evleri

Türbe'den Cevizli köyü

Keçiler, İnekler, Çoban köpekleri, tarihi çeşmeler..Yüce dağlar,, muhteşeme manzaralar derken Ormana’ya vardık. Ben Ormana ismini biraz garip buluyorum. Sebebi ise şu; Ormana derken, Türkçede’ki yönelme hal ekini mi kastediyoruz yoksa hiçbir anlamı yok mu? Bildiğiniz gibi dostlar buralar Pisidya Krallığının yerleşimleri. Bu köy isimleri Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Türkçeleşmiş.  Bu arada Ormana köyünün girişinde “Doğduğu köyü unutmayanların köyü” şeklinde güzel de bir tabela vardır. Ormana adını kim koymuş, nasıl koymuş bunu bilmiyoruz. Tek bildiğimiz, Torosların tam ortasında yer alan çok değerli bir hazine olduğudur. Ormanaya giderseniz, Eynif Ovası, Düğmeli Evleri, Altınbeşik Mağarasını, Erymna Antik Kenti Kalıntıları ve Tol Han’ı,  ziyaret etmeyi unutmayın. Bir hatırlatma;  Her sene Eylül ayı başlarında köyde Üzüm Festivali olur. Festival’e  çeşitli ses sanatçıları katılmaktadır. Oralarda yakınsanız gidip görmekte fayda var.  ORMANA, Toros dağlarının çok keşfedilmemiş bir yerleşimdir. Antalya'nın İbradı ilçesine bağlı bu mahalle, Antalya'ya 170Km (2,5 saat), Manavgat'a 55Km (1saat), Beyşehir'e ise 80Km (1saat) uzaklıktadır. Bunu da söyledikten sonra, ilginçliklerin köyü olan Hocaköy’e uzanalım. Ormana’dan aracımızla çıktık. Her köyü Ormana ya da Cevizli gibi düz ova sanıyoruz tabi. Daha önce hiç gitmemişim bu köye. Köyde bir tanıdık var ve onu ziyaret edeceğiz ve biraz köy havası tenefüs edeceğiz. Köy, Akseki’den 40 km uzaklıkta. Köyden güneye doğru inerseniz Manavgat, Side’ye ulaşmış oluyorsunuz.  Köyün rakımı 819 m. Bu da köyü oldukça yüksek bir yer haline getiriyor. Köye araçla çıkarken, burada ciddi anlamda medeniyetin olmadığına şahit oluyoruz. Şakayla karışık şaşırıyoruz tabi. Köyün marketi dahi yok.  Bu köye 500 yıl önce Türkmenler geliyor ve yerleşiyorlar. Köy’de hayvancılık ve tarım faaliyetleri ön plana çıkıyor. Köyün nüfusu her geçen yıl azalıyor. Köyden şehre göç eden çok sayıda genç beyin mevcut. Köyde kaldığımız evden dışarı bakınca yalnızca yemyeşil dağlar, ovalar, masmavi gökyüzü ve Filipinler ülkesindeki pirinç basamaklarını andıran, merdivene benzer tarım alanları ve vahşi hayvanların yaşadığı sarp kayalıklara şahit oluyoruz. Hocaköy’deki insanlar avcılıkla da uğraştıkları için çoğunda tüfek ve silah da bulunuyor. Köyde bişi bişi adı verilen yağda kızartılmış hamur çok tüketiliyor. Hocaköylüler inanılmaz derecede misafirperver, patavazsız ve saf insanlar. Mesela sizde garip bir huy olduğunu farkettiklerinde hemen onu suratınıza söyleyiveriyorlar. Ben bunu çok takdir ettim. Oldukça dürüstler. Hocaköylülerin birbaşka garipliği ise ekseriyetinin yüksek sesle konuşması. Özellikle kadınları sesleri süper cırtlak ve komik olan ya da olmayan herşeye gülüyorlar. Çok utangaç bir tarafları da var. Gençler yüzümüze bakmaktan çekiniyorlar. Bu köyde en kavurucu yaz günlerinde dahi geceleri öyle kuvvetli rüzgar çıkıyor ki, değil kiremitleri, sizi bile uçurabilir. Dikkat edin.  Köyde , şirin bir eve konuık olduk. Hasta bir teyze vardı. Ona naçizane bazı tavsiyelerde bulunduk. Hayır duasını aldık. Birlikte hatıra resmi çektirdik. Hocaköy’de 3 gün kaldım ama pek çok şey öğrendim.  Antalya’ya
[Pamphylia] yolunuz düşerse mutlaka bu yerleri gezin görün derim. Ülkemin her yeri cennet gerçekten.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Malezya'nın Soyalı atıştırmalığı: TEMPEH

Malezya'nın borazan kuşu: Asya Koeli